Biriktirilmiş Suskunluklar

Felsefe

 

 

Biriktirilmiş Suskunluklar 

İhsan Kurt

 

İnsanın en kuvvetli iletişim varlığı, kelimelerle örülü bir dünyada algılara ve anlaşılanlara göre şekillenir. Her an, her kelime, her cümle, kimliğimizin ve benliğimizin bir parçasını oluşturur. Ancak, bazen susmak, kelimelerin ifade edemediği derinlikleri saklamak için tercih edilen bir yoldur. Suskunluk, biriktirildiğinde anlam kazanır ve bu anlam, kimi zaman kelimelerin verebileceğinden çok daha yoğun ve derin olabilir.

Gözlemlediğim bir şey var ki, insanların en büyük suskunlukları genellikle en büyük acılarının, en derin pişmanlıklarının ya da en yoğun sevgilerinin ifadesidir. Bu suskunluklar, öyle rastgele bir araya gelmiş kelimelerden daha fazlasını barındırır. Onlar dışa açılan kapıları kapatmak ama içsel bir dünyaya açılan kapının anahtarları gibidir. Biriktirilmiş suskunluklar, özenle saklanan anılar ve duyguların birer yansımasıdır.

Her suskunluk, kelimelersiz hikayeler anlatır. Örneğin, bir dostun yürekten gelen bir sessizliği, size söylemek istediği ama söyleyemediği bir gerçeğin varlığını işaret eder. Belki de bu gerçek, karşılaştığı bir haksızlık ya da yaşadığı bir kayıptır. Bu sessizlik, onun yarasının ne kadar derin olduğunu anlamanız için yeterlidir. Kelimeler yetersiz kalır, çünkü hissettiği acı, tarif edilemeyecek kadar büyüktür. Bu durumda bütün kelimeler kabuğuna çekilir, devreye bazen mahzun, bazen öfkeli, bazen çok uzaklarda kaybolmaya başlayan bakışlar girer. Bu ifadeler konuşur artık.

Bir annenin, evladına karşı duyduğu sevgi de bazen suskunlukla ifade edilir. Bir çocuğun yüzüne baktığınızda gözlerinde beliren ışıltı, sözcüklerin anlatamayacağı kadar derin bir anlam taşır. Bu sevgi, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar kutsal ve yoğundur. Annenin sessiz bakışları, evladına duyduğu derin sevgiyi ve endişeyi barındırır. Bu suskunluk, bir güven ve huzur kaynağıdır. Aslında suskun sevgiler birikmiştir bu bakışlarda.

Toplumun geneline baktığımızda da, suskunlukların ne denli güçlü bir araç olduğunu görebiliriz. Kimi zaman, insanlar toplumsal baskılar nedeniyle konuşamazlar. Korkaklığın, kaygıların tohumları büyür yüreklerde. Anlayabilenler içinonların suskunlukları, bir protesto niteliği taşır. Bu, haksızlıklara karşı sessiz bir direniştir. Sessizlik, kelimelerden daha etkili olabilir. Çünkü sessizlik, dikkat çeker ve düşündürür. Bu nedenle, bir toplumun suskunlukları, o toplumun yaralarının ve direnişinin birer yansımasıdır. Toplumun suskunluğu aslında içinde birikimleri ve tehlikeleri barındırır. Bağırıp çağıranlardan daha çok sessiz suskunlukları gözlemlemek, dikkate almak gerekir.

Biriktirilmiş suskunluklar, aynı zamanda geçmişin izlerini taşır. Geçmişte yaşanmış olaylar, alınan dersler ve kazanılan deneyimler, suskunlukların ardında saklanır. Bir insanın yüzündeki derin çizgiler, onun yaşadığı zorlukların ve mücadelelerin birer göstergesidir. Bu çizgilerin her biri biriktirilmiş suskunluklardan izler taşır. Çünkü onlar, kelimelerin anlatamaya gücü yetmeyecek kadar birikmiş olan derin hikayeleri barındırır.

Biriktirilmiş suskunluklar, aynı zamanda geleceğe dair umutları ve beklentileri de barındırır. Gelecek, belirsizliklerle doludur ve bu belirsizlikler, insanları düşündürür, endişelendirir, umutlandırır da. Bu düşünceler, suskunluklarda saklanır. Bir insanın gözlerindeki uzak bakışlar, geleceğe dair umutlarını ve korkularını yansıtır. Bu suskunluklar, birer dilektir. Geleceğin daha iyi olacağına dair bir umuttur.

Bir baba, eve yorgun argın döndüğünde sessizce pencereden dışarıya bakar. Bu bakış, günün yorgunluğunu, çalışmanın zorluğunu, belki de yaşam mücadelesinin ağırlığını taşır. Çocuklarıyla geçireceği kısıtlı zamanın değeri, bu suskun bakışın ardında saklıdır. Baba, kelimelerle ifade edemediği sevgisini ve koruma içgüdüsünü, bu sessizlikle dile getirir. Her suskunluk, bir öğüt, anlam çıkarılacak bir deneyimim aktarılması, sevgilerin en katıksızı kadar anlamlı olabilir.

Bir sanatçı, tuvalinin karşısında derin düşüncelere dalmışken, fırçasını hareket ettirmeden önce bir an durur. O anki suskunluk, sanatçının zihninde beliren imgelerin ve duyguların birikimidir. Bu suskunluk, yaratıcı sürecin en saf halini temsil eder. Sanatçı, kelimelerle anlatamayacağı hisleri, renkler ve şekillerle ifade etmeye hazırlanır. Suskunluğun ardında, bir sanat eserinin doğuşu yatar.

Biriktirilmiş suskunluklar, aynı zamanda toplumsal hafızanın da bir parçasıdır. Bir toplum, tarihindeki acı olayları, savaşları, göçleri ve trajedileri suskunluklarında saklar. Bu kolektif suskunluklar, gelecek nesillere birer uyarı ve ders niteliği taşır. Tarihin sessiz tanıkları olan bu suskunluklar, unutulmaması gereken gerçekleri barındırır. Onları anlamak, geçmişle yüzleşmek ve geleceği daha bilinçli bir şekilde inşa etmek için gereklidir.

Belki de, en büyük sanat, suskunlukların dilini anlamak ve onlara kulak vermektir. İçte birikenleri sanatın şu veya bu şubesiyle dışarı yansıtmak suskunlukların dilidir. Çünkü suskunluklar, insanın en saf, en gerçek ve en derin halini yansıtır. Bu nedenle, biriktirilmiş suskunluklar, kelimelerden çok daha fazlasını ifade eder. Onlar, insanın ruhunun derinliklerine inen bir yolculuğun anahtarıdır. Bu yolculukta, her bir suskunluk, birer durak, birer rehber olur ve insanı kendi özüne götürür. Ve işte bu yolculuk, insanın kendini bulduğu, en gerçek ve en anlamlı hikayesini yazdığı bir serüvendir.

Sonuç olarak, biriktirilmiş suskunluklar, insanın iç dünyasının en derin yansımalarıdır. Onlar, kelimelerin ifade edemediği duyguları ve düşünceleri barındırır. Her suskunluk, bir hikâye anlatır ve bu hikayeler, insanın kimliğini ve benliğini şekillendirir. Suskunluklar, birer hazine gibidir. Dışarıdan akarak içte biriken her insanda farklıdır ama ortak taraflar da yok değildir. Onları anlamak ve değer vermek, insanı daha derin ve zengin bir dünyaya taşır. Konuşanları dinleyiniz ama suskun olanları daha çok dinleyiniz, yani gözlemleyiniz. Çünkü onlar daha derin, daha anlamlı, daha çok şeyler söyler.

*

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.